Tuesday 3 September 2013

DILEK DILERKEN......




O kadar uzun zaman oldu ki yazmayali tami tamina 5 sene.
Neden yazamadim cunku hayatimdaki yasadigim degisimleri anlamaya calisirken icimden yazmak gelmedi cunku her sey cok hizli oldu ve bitti ...

Oncelikle blog yazmaya basladigimda bekar bir insandim simdi evledim hem de harika bir adamla. Evlendigimde ve bu adami buldugumda 38 yasinda idim ve artik hayatim da evlilik konusun cokdan kapatmisken birden ortaya cikti simdi soylediginizi duyar gibiyim zaten hep birakmisken olur

Bilmiyorum aslinda belki de evliligi istemeyi birakmamistim sadece kendimi hayati eglenerek yasamaya adapte etmistim.Aslinda bekarligin tek olmanin kotu degil harika oldugunu anladigimda adam geldi ve buldu beni ya da bulduk birbirimizi....

Bundan tam 5-6 sene once Istanbul is ve ask hersey ustume ustume gelirken icimden soyle dedim ` Allahim kimsenin bilmedigi, beni tanimadigi bir yerde hayatimi yeniden sifirdan kurgulayayim` dedim ve iste simdi buradayim ALMANYA`da dunya uzerinde hic merak etmedigim ve hatta soyle dusundugum bir ulke de ` Insan Almanya`ya sadece Alman hava sahasini kullanip baska bir ulkeye gitmek icin uzerinden gecmek suretiyle gider` dedigim bir ulkede yasiyorum ustelik bu ulkenin sehrinde de degil sehire 6 dakika mesafede bir Alman koyunde. Ormanin kenarinda yasiyorum ve ben, ben sehir kadiniyim yasasin magaza, beton diyen ve omru hayatinda sadece bir kere traking`e gitmis, hayatinda piknik yapmamis bir insan olarak orman ve ben karsi karsiyayiz /1000 haneli harika bahcelerin, harika evlerin ve genelde muhendis, hakim ve orta yasli benim gibi Alman ciftlerinin oturdugu harika, iki katli bahceli bir evim ve harika bir kocam var ve kimseyi tanimiyorum ve onlarda beni tanimiyor yani onlara ben cok unlu bir yazarim desem inanacaklar yani kendi hayatimin sayfasini Tanri bana istegim uzerine sifirdan bembeyaz koydu onume ,al bakalim kucuk hanim efendi yaz bakalim istedigini, o kacmak istegin hayati elinden aliyorum, al bakalim o istedigin o harika kocayi da yolluyorum ve o harika iki katli evi ve o seni kimsenin tanimadigi yeri yaz bakalim hayatini yeniden kurgula seni sifirladim sanki tanik koruma programinda gibiyim///

ve ustelik bunu ben kendim istedim yok olmak

Sonuc aslida hic sevemedigim o hep kacmak istedigim hayatim harika imis kariyerim, arabam, sehir kalabalik itis kakis hersey...

ve ben o bembeyaz sayfaya daha bir nokta bile koymadim sok bir vaziyette bakiyorum ben ne yaptim ?

40 yasindayim 6 aydir Almanyanin bir koyunde yasiyorum. Oncesinde eski sirketimin Almanya da kurdugu ayni isimli yeni bir sirkete calisiyordum. Almanyada oldugumu bile anlamiyordum cunku Almanya`nin gobeginde bir Turk sirketi idi ve hersey turkce ve herkes Turk idi. Isten eve, evden ise gidiyordum sehir ve ulkeyi yasamaya firsatim bile yoktu. Zaten isim geregi diger departmanlardaki kisilerde benden uzak duruyorlardi ki haklari vardi. Cunku benim eski sirketim de IK cok guclu idi ve ben de yeni sirketin IK muduruydum ve Turkiye ofisine rapor ediyordum yani BRRRRRR....

Sonra derken aylardan Agustos ve ben evlendim evlendikten 6 ay sonra ayrildim cunku ayri sehirler de bir evlilik yurumedi ben de dedim ki eee 38 yasina kadar calistin yeter biraz da dinlen bakalim, su evli ve hic bir sey yapmayan insan olmak nasilmis. Cunku calisirken hep bunu hayalini kurmustum hep cok yogun calismistim, cok hedef, cok sorumluluk, sirket iddali, gece gunduz, bayram tatilde de calistim. Hatta deniz kenarin da denetim icin prosedur yazdigim zamanlar oldu ve o zamanlar su evli ve hic bir sey yapmayan kadinlari cok merak ederdim simdi o hayati yasiyorum ve BIRI BEN OLDURSUNNNNNN durumundayim alismis bunye calismaya, cozum bulmaya, karmasaya, geri bildirim, performansa...
Burada yaptigim is ciktisina bile bir sey diyen yok ama geri bildirim ev hanimi bile olsan onemli.

ve iste 6 yildan sonra ilk defa yaziyorum tanrinin bana verdigi bu sayfaya ilk defa kendi gercegimi yaziyorum ve diyorum ki Tanrim ben senden diliyorum da sen de su yarattigin kulunu taniyorsun bari Almanya degil de deniz kenari bir ulke olaydi yani illaki baska ulkeye yollayacaktin ya da illaki istanbul disi olavakti bari Izmir falan olaydi yok yok ama benim hatam yeniden taninmamak kimselerinin ulasmamasi Tanri ne yapsin o sadece kulunun istegini veriyor

Sevgili okur dilekler gerceklesiyor hemde tam istedigimiz sekilde dilekleri dilerken can havli ile degil gercekten sakin ve kendinizi dinledikten sonra dileyin sonra sizde benim gibi elinizde beyaz bir defter sifirdan 40 yasinda yeniden bir seyler yazmaya baslarken bulursunuz. Bazilari icin bu muthis bir deneyim ama benim gibi ozel hayatinda degisimlerden hoslanmayanlar icin biraz agir olabilir.

Konunun ana fikri Dilekler Gerceklesir aradan 6 yil gecse bile. Ustelik o anda hayatinizda Istabul`da yasadiginiz en harika yili yasiyor olmanizin hic bir onemi yoktur. Dilek agizdan cikmistir ve Tanri onu yaratmak icin meleklerini ise koymustur, onlarin zaman mevhumu yok bence onlar sadece verilen gorevi yerine getiryor dilegi gerceklestir bundan mutevellit sevgili okur aman dikkat diyorum :)

Konun pozitif tarafi ( ki bence en onemli tarafi) : Dilek dilemeye devam cunku oluyorrrrrrrrr gerceklesiyor hem de tam istedigimiz gibi Yasasin ki oluyor bu da bizi umut etmeye devam etmeye motive ediyor. Memnun olup olmamak bizim sorunumuz Melekler bu kismiyla pek ilgilenmiyor ki bence de bu bizim sorumluluk alanimiza giriyor. Cunku Tari ya da evren ya da melekler islerini iyi dinliyor ve sonra da yapiyor :)


INA
idil Dammer2013

Wednesday 22 May 2013

Şekerli kurabiyeleri bilir misiniz ??  

Benim şekerli kurabiyeler ile tanışmam 8-9 yaşlarıma denk geliyor... 
8 yaşında, babamın, bizim İstanbul da eğitim almamızı isteği üzerine kalkıp göç ettik.. Varolsun, nurolsun yaşadığı yer cennet olsun hepimizin hayatını değiştiren çok vizyonerce bir karardı.. 

Neyse şu anda yaşadığımız apartmana taşındık sene 1979 ... yeni bina .. herkes bir biriyle ilk defa tanışıyor falan... ilk sene hiç komşumuz yoktu.... zaten kimsenin komşusu yoktu çünkü herkes yeni idi... Sonradan komşuluk oldu acayip gidip gelmeler eğlenmeler.. O eski sakinlerden şimdiler de bir biz ve 2. kattaki Kadem ablalar kaldı....... apartmanın 12 katlı ve 24 daireli olduğunu düşünürseniz çok eğleceli yıllardı.. Zaten çocukluluğum her anı çok keyifli ve mutlu geçti... hiç nankörlük yapamam ...

Yine konuyu dağıtımm .. Bizim 5 katta Ayfer teyzemiz vardı acayip karalahana dolması ve şekerli kurabiye yapardı.. Ama kurabiyenin adına herkes ANNE KURABİYESİ derdi.. Avucum kadar büyükk hafif bir limon rendesi ve üzerine toz şeker serperdii.. Eski komşuluk işte ev de pişen komşuya da düşer prensibi kim de ne pişerse bir tabakta komuşuya gideridi.... Ben bayılırdımm bu kurabiyeye ... Ayfer teyze taşınıp bir kaç semt uzağa taşınınca ben lise sonda üzülmüştümm.. Ama hala daha ANNE KURABİYE'lerinden ne zaman yapsa annemi arar hadi hem çay'a gel hem kurabiye götür der... 

Şimdi gelelim bu ANNE KURABİYESİ'nin mucizesine , 

Bundan 4 ya da 5 sene önce Halkalından çıktım arabayla eve gidiyorum... Agustos hava süper ama çok iyi zamanlar değil ... Hem iş hem de aşk hem de sağlık durumları çook fena ..... üstelik üst üste böyle bir kaç yıl geçirmişim sabrım kalmamışş... Bi de annem uzun zamandır yazlıkta çok özlemişim yalnızlıktan bunalmışım... 

Nihayet 17:00 de hemen koşar adımlarla arabaya yollandım .... şirkette de her ne olduysa şimdi hatırlamıyorum ama arabaya kadar zor tuttum göz yaşlarımı .. bindim arabama ohh artık kurtarılmış bölgedeyim ... otoparktan çıktımm ve nasıl ağlıyorumm o hani japon çizgi filmleri olur ya öyle fışkırıyor yanlardan ....arabayı son hız kullanıyorumm bir yandan da ONLA konuşuyorumm.. ama kafamı havaya kaldırıyorum gökyüzüne bakıp bayağı kavaga ediyorumm ... 
---Yeter artıkk ne istiyorsunn,
---Ne yapmam gerekiiyor herşeyi yoluna sokman için
---neden böyle falan eve yaklaşmışım ağlamaktan yorgunluktan trafikten gözlerim kapanıyor ... 

Bir an dedimm ki,
--- Eğer oradaysan ve bu söylediklerimin hepsini duyuyorsan bana bir msj ver mesala (annemi de özlemişim ya) ANNE KURABİYESİ yolla bana dedimm , 

Otoparka girdim arabayı park ettim .. Apartmana girecekken yan apartmanda çocukluk arkadaşım Tülay'ın annesi İnci teyze ve komşuları bahçedeki büyük erik ağacının altında her zamanki 17:00 çay partisindeler ..

---İnci teyze ne haber yiyecek var mı ?
---Yok idil bugun sadece çayımız var ama istersen gel sana evden ekmek peynir yapayım çayımız tazee...

Omuzlarım çökmüşş içimden, zaten beni duymuş olabileceğine inanmış olmam bile benim APTALLIĞIM derken Aparmandan bir komuşu çıktı 
---İnci nereye ( bende yan taraftayım )
---Çayı ısıtacağım 
----Kadının elinde bir tabak ve içinde bir şeyler
---İnci tyz hadi bye ben kaçtım 
---İnci tyz dur dedi ve tabağı uzattı tabağın içinde 3 tane ANNE KURABİYESİ ve iki tanede kakaolu kurabiye olan bir tabak
----bak bu bizim yeni komşumuz yeni taşındı dedi inci teyze... 

omuzlarım çökmüş, tüm evrene ve herkes'e küsmüş kafam önümde arkamı dönmüşken yan apatrmanımızdan hiç tanımadığım bir kadın, ANNE KURABİYELERİ ile çıktmıştı hem de tam benim istediğim gibi sadece bunlar Ayfer teyzeninkinden biraz daha küçüktü o kadar... 

Kurabiyeyi aldım gökyüzüne baktım ve tşk ettim. beni duyduğu için.. 

Çekmecemi temizlerken 3 tane peçete ve streç'e sarılı kurabıyeyı buldumm ve atamadım :) neyse ki kurtlanmamış çok acayip sarmışımm.. 

KENDİ SONUÇUM VE YORUMUM , 

Hayatta bir şeyler oluyor, bir yerler sürükleniyoruz, olaylar kontrolumuzden çıkıyor , neden diye bağırasımız geliyor.... bir de tüm bunlar ile tek başımıza mücadele etmemiz gerekiyor.....ve bazen çok yalnızmışız gibi geliyor ... ama BENCE değiliz .. ve pes etmeyip ayakta kalmamız gerekiyor .... yaşananlarının hepsinin bir nedeni var yıllar sonra bunu anlıyoruz.. Hayatın hepimiz için güzel planları olduğunu umut ediyorum ... sadece hayata nereden baktığınla ilgili .... benim baktığım nokta bana devam edebilecek gücü verdi.... 

Biliyorum ki bu yaşadığım olayı bir matematikçi milyonda bir olasık olacak şekilde açıklayabilir ya da mühendisler bir kaç varsayımla çürütebilir. 

Ama bence beni duydu... ve ANNE KURABİYESİNİ yolladı.......
Siz kendiniz nasıl yorumlarsanız yorumlayın... 

YOLUNUZU EN KAYBETMİŞ HİSSETTİĞİNİZ ANDA AVUÇLARINIZDA KENDİ ANNE KURABİYENİZİ BULMANIZ DİLEĞİYLE........ 
Sevgiyle 

İN


Wednesday 15 May 2013

Küçük Kızın Boşluğu



Memleketin birinde küçük bir kız varmış. Ufak tefek, esmer, uslu, çok ağırbaşlı bir kızmış bu kız. Yaşından olgun hareket edermiş. Büyükler uslu olduğu için onu çok beğenirlermiş. Çocuklar da onunla oyun  oynamayı severlermiş, arkadaşları ile iyi geçinir, mızıkçılık yapmazmış.

Bu küçük kız kendi halinden memnunmuş memnun olmasına ama ara sıra bir eksiklik hissedermiş. "Her şeyim var ama sanki bir şey eksik.  Benim neyim eksik?", diye düşünüp dururmuş.

Eksik olduğunu düşündüğü  parçayı tamamlamak için türlü oyunlara katılır, zaman zaman yolculuklara çıkarmış.

O böyle çabaladıkça içindeki  boşluk günden güne azalırmış ama o, boşluk küçücük bile olsa onu  hissedermiş. Küçük kız o küçük boşluğu da  kapatmak, kendi içinde tam bir bütün olmak istermiş.

Günlerden bir gün duymuş ki, şehirde birileri hikayeler anlatmaya başlamış. Bu hikayecilere gidenler de orada kendi hikayelerini  yaratıyorlarmış.Hikayelerin baş kahramanı da kendileri oluyorlarmış.

Bu fikir küçük kıza çok ilginç gelmiş, hoşuna gitmiş.
“Nasıl bir şey acaba? Hikaye anlatmak  boşluğumu tamamlamama yardımcı olur mu? Dinlemeyi çok severim ama o kadar  iyi  anlatamam ,”  diye kafasında bin bir düşünce ile yola çıkmış.

İçinden bir ses “güzel bir yere gidiyorsun, seveceksin”, diye fısıldıyormuş.

Hikaye anlatılacak yer  çok güzel bir tepedeymiş. Her yer  çiçek açmış yemyeşil ağaçlarla çevriliymiş. Ağaçların ilerisinden  görünen  denizin manzarası ise büyüleyiciymiş.

Küçük kız içeriye girince  bir de  bakmış ki,  hikayeye meraklı  bir çok kişi ondan önce gelmiş, içeride oturuyor.

O da aralarına katılmış ve hevesle hikayeleri dinlemek için beklemeye başlamış.
                                                                                     
                                                                                        (Devam edecek…)
B.